Siyasal ve toplumsal istikrarsızlığın faturasını Kürtlere, Alevilere, ezilenlere, emekçilere ve kadınlara çıkaran iktidar, yapısal ve tarihsel krizi savaş ve savaşçıl politikalarla ötelemeye çalışıyor. Kürtlere dönük fiziki ve kültürel soykırım, Alevilere dönük kültürel soykırım, kadına sistematik şiddet, gençliğin geleceksizleştirilmesi, doğanın talanı ve hakların gaspı sınır tanımadan devam ediyor. İnkârcı ve katliamcı zihniyette ısrarın neden olduğu bu kriz hali halklarımıza çok daha ağır fatura demek olacaktır. Devlet ve iktidar sahipleri yüzyıldır halklarımıza ve inancımıza reva gördüğü inkâr ve katliamlarla yüzleşmek ve hesap vermek yerine, cumhuriyetin ikinci yüzyılında da mevcut statükoyu sürdürme arayışındadır.
AKP- MHP iktidarının neden olduğu bu kriz ve Anayasasızlık halinin yol açtığı kaos ortamını fırsat bilen mafya- çete yapılanmaları ise hertür hukuksuz yöntemlerle insanlarımızı tehdit etmekte, ülkeyi yaşanmaz kılmışlardır.
Düşünce ve ifade özgürlüğü, gösteri ve yürüyüş hakkı, örgütlenme hakkı gibi en temel insan hakları yasaklanırken, yolsuzluk, hak gaspları, soygun, talan, taciz ve kadın kıyımı artarak devam ediyor.
Ülkede savaşçıl politikalarla, dışarda ise savaşlarla geleceğimizi karartmaya kalkışan AKP- MHP iktidarına karşı başta Aleviler olmak üzere demokrasi güçlerinin birlikte mücadeleyi geliştirememeleri bizlere kaybettiriyor. Halbuki Alevi inancının zalime karşı mazlumdan, savaşa karşı barıştan, zulme karşı hak, adalet ve özgürlükten yana olan düsturu gereğince hareket etmiş olsaydık, belkide bugünleri yaşamıyor olabilirdik. Hak mücadelesini yükseltemediğimiz için devlet ikinci yüzyılında da inkâr ve asimilasyonu sürdürmek, en temel sorunlarımızı çözümsüz bırakmak istiyor.
Devletin, Kültür Bakan’lığına bağlı Alevi ve Bektaşı Kültür Başkanlığı’ nı Kanun hükmünde kararname ile kurması, Alevileri yok saymanın yasasıdır.
Bu yasa ve kararname Alevi toplumunu bölen, örgütlü yapısını dağıtan, inancını karartan ve başkalaştıran, kazanılmış haklarını yok sayan, kanuna ve yasaya hapsedendir. İnkârcı ve katliamcı devletin yasalarına göre kültürel öğe diye dayatılan Aleviliği yasal kabuledecek, geri kalan Alevi kurum ve örgütlerini gayri yasal, yasadışı ilan edeceklerdir. Daha da ileri giderek boyun eğmeyen, mevcuda razı olmayanları bölücü, hain sıfatlarıyla kriminalize ederek itibarsızlaştıracak, kendilerine göre Aleviliği dayatacaklardır.
Dolayısıyla kararname ve çıkarılan yasa ile Alevi kazanımları tasfiye edilmek, özgün ve özerk inancı inkâr edecekler, sıradan kültürel öğeye razı gelmemizi bize dayatacaklardır. Kanuna bağlanmayı kabul etmeyen, itiraz eden ve özgün özerk inancı yaşamak ve sürdürmek isteyen Alevi kurumları üzerine HDP belediyelerine olduğu gibi kayyum atayacaklardır. Bununla yetinmeyecek devlet ve iktidar dışı inancın toplumsallaştırılmasının temel kurumu olan Ocaxları terörize edip dağıtacak, Mürşit, Pîr ve Rayber- talip ilişkisini ve bu ilişki üzerindeki Alevi toplumsallığını dağıtmak, yok etmek istiyorlar.
İnancımıza dayatılan kültürel soykırıma ve başkalaşıma karşı başta Yol önderlerimiz olmak üzere Alevi örgütleri olarak yeni bir yol bulmak zorundayız. Cumhurbaşkanlığı kararnamesine karşı yürütmüş olduğumuz mücadeleyi daha da büyüterek, uluslararası evrensel hukuka uygun emek- demokrasi güçleri ve halklarımızla birlikte fiili, meşru ve haklı mücadeleyi ülkenin dört bir yanına yaymalı, yaygınlaştırmalıyız.
Bu anlamda sivil, eşitlikçi, özgürlükçü bir Anayasa’ nın hazırlanması ve Alevilerin eşit yurttaşlık ve eşit halklarının demokratik Anayasa güvencesine alınması hayati önemdedir. Bu temelde Alevi kurumlarının 25 Aralık 2022 Pazar günü İstanbul Yenikapı’da yapacakları “Büyük Alevi Kurultayı” nı selamlıyor, başarılar diliyoruz.
Yüreğimiz 25 Aralık’ta Yenikapı’da hak mücadelesindeki canlarımız için çarpıyor. Tüm Alevi canları inancımızın hak ve hakikati için Yenikapı’ daki buluşmaya davet ediyoruz. Bir Olmanın, İri Olmanın ve Diri Olmanın bu ilk adımında her sürekten Alevileri, günümüz tiranlarına karşı yürek yüreğe, can cana olmaya çağırıyoruz.
FEDA